10 Aralık 2010 Cuma

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Erzurum'da

Bakan Çubukçu 'Biz hiçbir gencimizi yatacak yer sıkıntısı, giysi eksikliği ve ulaşım sıkıntısından dolayı eğitim hakkından mahrum kalmaması için ülkemizin kaynaklarını seferber ettik. Hiçbir çocuğumuzun gelecek hayallerinden kopmaması için mücadele ediyoruz.' dedi.

 

09.12.2010

Bakan Çubukçu, Milliyet Gazetesi'nin başlattığı 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası kapsamında, hayırsever iş adamı Erol Üçer tarafından Çat Yolu'nda yaptırılan Erol Üçer Kız Öğrenci Pansiyonu'nun açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, açılış töreninde yaptığı konuşmada, hükümetin çocukların geleceği adına büyük yatırımlar yaptığını belirterek, ''Hükümetimizin en önemli gündem maddesi eğitim olmuştur'' dedi. Özellikle kız çocuklarının okullaşması için ciddi çalışmalar yapıldığını anlatan Bakan Çubukçu, erkek çocuklarıyla kız çocuklarının okullaşma oranları arasındaki farkın yüzde 1'in altına düşmüş olmasının son derece sevindirici olduğunu vurguladı. Kız çocuklarının eğitime katılımının sağlanmasının önemine değinen Bakan Çubukçu, şunları kaydetti: ''Kız çocuklarının okullaşmasının önündeki en büyük engelin, kız çocuklarının eğitim görmemesi gerektiği yönündeki olumsuz toplumsal gelenekler ve değer yargıları olduğunu biliyoruz. Bunu kırmak için başlatılan en önemli kampanyalardan birisi 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası. Bulunduğum noktayla ilgili değerlendirme yaptığım zaman, özellikle hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramayan bir babanın kızı olarak, en çok onun bana olan güveni olarak açıklamıştım. Babalar kızlarına güvenirlerse o kızların yapamayacağı, başaramayacağı hiç bir şey yok.
Kız Çocuklarının Eğitiminde Kritik Eşik, Ortaöğretim
Yoksulluk, şiddet, istismar ve geri kalmışlık gibi toplumsal sorunların çözümünde eğitimli kadınlara ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Bakan Çubukçu, şöyle devam etti: ''Kız çocuklarının okullaşmasında sorun olan bölgelerde incelemeler yapıldı. En önemli sorunun yurt sıkıntısı olduğu belirlendi. Kız yurtlarını çok önemsiyorum. Pansiyonlarımızın açılışı, bir bina açılışı gibi algılanmasın. Bu pansiyonlar, kız çocuklarımızın yaşam alanı, gelecek adına hayallerini büyüttüğü mekanlar olacak. Pansiyonlarda yetişecek kızlarımız, hem kendi hayallerini gerçekleştirecekler hem de ülkemizin hayallerine hizmet edecekler. Kız çocuklarının eğitiminde kritik eşik orta öğretim. Ortaöğretime devam edenler, yüksek öğretime de devam ediyorlar. Dolayısıyla ortaöğretim alanında yapılan çalışmalar, yürekten desteklenmesi gerekir.'' Milliyet Gazetesi'nin başlattığı söz konusu kampanyada, çeşitli kuruluşlar tarafından 20 yurt yapıldığını ve 2 bölgede derslik yapımının tamamlandığını belirten Bakan Çubukçu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bu yurtlar, konforlu. Yurtlarımızda açık büfe uygulaması var. Anadolu'nun en ücra ilinde çocuklarımız açık büfeyle kahvaltılarını yapacaklar. Bu kampanyalar neticesinde eğitime erişemeyen çocuklarımızın eğitime erişebilmeleri için bu yıl taşıma ücretlerini de biz karşılıyoruz. Biz hiçbir gencimizi yatacak yer sıkıntısı, giysi eksikliği ve ulaşım sıkıntısından dolayı eğitim hakkından mahrum kalmaması için ülkemizin kaynaklarını seferber ettik. Hiçbir çocuğumuzun gelecek hayallerinden kopmaması için mücadele ediyoruz.
Konuşmaların ardından Bakan Çubukçu açılışını Erzurum Valisi Öztürk ve Hanzade Doğan Boyner ile yaptığı 100 yatak kapasiteli Erol Üçer Kız Öğrenci Pansiyonu'nu gezdi.
Bakan Çubukçu, Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nin Açılış Törenine Katıldı
Erzurum'da gezi ve incelemelerini sürdüren Bakan Çubukçu, Palandöken ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yaptırılan 24 derslikli Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nin açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, törende yaptığı konuşmada, açılan her okulun eğitim yolunda ulaşmak istenen hedeflere Türkiye'yi biraz daha yaklaştırdığını kaydetti. İnsana yapılan yatırımın en önemli yatırım olduğu bilinciyle hareket ettiklerini ifade eden Bakan Çubukçu, şunları söyledi: ''Şehirlerin kalkınması ancak eğitim alanında yapılan yatırımlarla mümkündür. Ülkemizin gelecekle ilgili hedeflere ulaşması, öğrencilerimizin kaliteli eğitim almasına bağlı. Erzurum'un eğitimi de daha iyi noktaya ulaşacağı süreçten geçiyor. Bu ilimizdeki okullaşma oranında önemli ilerleme kaydetmiş durumdayız. Okullaşma oranı, ilköğretimde yüzde 96,25, orta öğretimde ise yüzde 48,65'e ulaşmış durumda. Bizim buradaki öncelikli görevimiz orta öğretimdeki okullaşma oranını artırmak.'' Bakan Çubukçu, daha sonra açılışını yaptığı ve 176 öğrencisi bulunan Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nde incelemelerde bulundu.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu "Beyaz Bayrak Ödül Töreni"ne Katıldı


Bakan Çubukçu, 'Hedefimiz her okulumuzun temizlik ve hijyen konusunda bu okullarımızın sahip olduğu standardı yakalamasıdır. Çocuklarımızın akıl, ruh ve duygu yönünden olduğu kadar bedensel olarak da sağlıklı olmaları her eğitimcinin amacı olmalıdır' dedi.


08.12.2010

Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğünce organize edilen Beyaz Bayrak Ödül Töreni'ne katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ''Beyaz Bayrak Projesi çerçevesinde yürütülen çalışmalarla ülkemiz genelinde 2 bin 553 okulumuz beyaz bayrak ile ödüllendirildi. Başkent Ankara'da ise beyaz bayraklı toplam 433 okulumuz bulunuyor'' dedi.
 
Okulların, birer eğitim ve öğrenme ortamı olması yanında öncelikle yaşama alanı olduğunu vurgulayan Bakan Çubukçu, insanların gündelik yaşamlarının önemli bir kısmının geçtiği bu alanların ihtiyaç ve talepler dikkate alınarak hazırlanmasının önem taşıdığını belirtti. Eğitim ortamının öğrenci başarısının en önemli yardımcılarından biri olduğunu ifade eden Bakan Çubukçu, ''Bu kapsamda fiziki altyapının her yönüyle iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacına uygun olarak, sağlık, estetik, ergonomik ve pedagojik esasların dikkate alındığı öğrenme-öğretme ortamları oluşturmaya çalışıyoruz. Hepimizin ortak çabasıyla okullarımızın sportif, kültürel, sanatsal ve teknolojik her tür donanımlarının sağlanarak birer yaşam alanına dönüşmesi hedefine ulaşacağımıza inancım sonsuz'' diye konuştu. Okulların öğrenciler, öğretmenler ve veliler için bir cazibe merkezi haline getirilmesi amacıyla geçen sene belirledikleri İlköğretim Kurumları Standartlarına değinen Bakan Çubukçu, destek hizmet alanı ile ilgili standartların sağlık, güvenlik, temizlik ve beslenme konularını içerdiğini belirtti. Bakan Çubukçu, bu eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde İlköğretim Kurumları Standartları'nı yurt genelinde, tüm ilköğretim okullarında uygulamaya geçirmeyi planladıklarını söyledi.
 
Çocukların beden ve ruh sağlığını korumanın, geliştirmenin, yaşam kalitesini yükseltmenin, temizlik ve hijyen konusunda yeterli eğitim almış sağlıklı nesiller yetiştirmenin önemine değinen Bakan Çubukçu, ''Öğrencilerimiz öncelikle hijyenik bir ortamda eğitim-öğretimlerini sürdürmeliler. Çünkü sağlıklı bireyler, sağlıklı ortamlarda yetişir'' dedi. ''Beyaz Bayrak'' projesinin Sağlık Bakanlığı ve MEB arasında imzalanan protokolle 2006 yılında uygulamaya başladığını anımsatan Bakan Çubukçu, projenin amacının toplum sağlığını korumak, geliştirmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve temizlik-hijyen konusunda yeterli eğitim almış nesiller yetiştirmek için, belli kriterler esas alınarak okul sağlığını iyileştirme ve ödüllendirmeyle bunu teşvik etmek olduğunu söyledi. Bakan Çubukçu, ''Bu yıl sona eren, ancak devam ettirmeyi düşündüğümüz proje çerçevesinde yürütülen çalışmalarla bugün itibarıyla ülkemiz genelinde 2 bin 553 okulumuz Beyaz Bayrak ile ödüllendirildi. Başkent Ankara'da ise beyaz bayraklı toplam 433 okulumuz bulunuyor. Hedefimiz her okulumuzun temizlik ve hijyen konusunda bu okullarımızın sahip olduğu standardı yakalamasıdır. Çocuklarımızın akıl, ruh ve duygu yönünden olduğu kadar bedensel olarak da sağlıklı olmaları her eğitimcinin amacı olmalıdır'' diye konuştu. Türkiye genelinde yürütülen proje sonunda çocukların evleri dışındaki yuvaları olan okulların azami temizlik standardına sahip olmalarını istediklerini ifade eden Bakan Çubukçu, bu konuda gerek öğrencilerin gerekse öğretmen ve idarecilerin üst düzeyde gayret göstereceklerine inandığını aktardı. Ankara'da eğitime yapılan yatırımın ve alınan sonuçların sembolik bir anlamı olduğunu belirten Bakan Çubukçu, Ankara'nın ''eğitimin de başkenti olma'' hedefine doğru hızla ilerlediğini ve birçok alanda Türkiye ortalamasının üzerinde gelişmeler gösterdiğini kaydetti.


Türkiye'deki beyaz bayrak sahibi okulların yaklaşık beşte biri'nin Ankara'da bulunduğu bilgisini veren Bakan Çubukçu, ''Ankara'nın özürlü eğitiminde çeşitli özür gruplarına yönelik 29 özel eğitim okuluna ilk defa bu yıl 5 özel eğitim okulunun katılmasıyla, yaklaşık yüzde 18'lik bir kapasite artışıyla bu alandaki ihtiyacının tamamen karşılandığını vurgulamak isterim'' dedi. Bakan Çubukçu, Başkent'te toplam 13 bin 567 öğrenciye engeline uygun eğitim ortamında özel hizmet eğitimi verildiğini belirtti.

Konuşmaların ardından Bakan Çubukçu, beyaz bayrak almaya hak kazanan 10 okulun idarecisine ''Beyaz Bayrak Sertifikası'', ''Pirinç Levha'' ve ''Beyaz Bayrak''larını takdim etti. Törende, 158 okula ödül verildi.

7 Aralık 2010 Salı

COĞRAFİ KONUM

 
MATEMATİK KONUM           Bir yerin paralel ve meridyenlerden dolayı kazanmış      olduğu özelliklere matematik konum adı verilir. geniş bilgi için tıklayın
  ÖZEL KONUM                     Bir yerin bulunduğu yerdeki dağ,deniz, vadi, boğaz  ... vb özelliklerden dolayı kazandığı özelliklere özel konum adı verilir

       Coğrafi konum nedir ve coğrafi konumu bilmek neden önemlidir?  Bir yerin (ülke, kıta veya coğrafi yer)yeryüzünde bulunduğu alana coğrafi konum denir.Bu bakımdan yeryüzünde herhangi bir noktanın veya sahanın yerini belirtmek açısından küre (geoid) şeklindeki dünyamızın biçimine uygun olarak enine ve boyuna olmak üzere çember şeklinde parçalara ayrılmıştır bu nedenle sabit noktalar tespit edilerek herhangi bir sahanın belirli bir noktaya olan uzaklığı boyutu, alanı,  coğrafi konumu şeklinde ifade edilir. Biz bir yerin nerede olduğunu bilmiyorsak karanlıklar içerisinde kalırız. Aradığımız yeri kolaylıkla bulamayız. Bu bizim hem zaman kaybetmemize hem de hedefimize ulaşmamızı zorlaştırır. Örneklerle açıklayacak olursak bir savaş sırasında eğer düşmanın bulunduğu konumu bilmez isek her yere doğru bir saldırı düzenleriz ve boş yere atışlar yapmış oluruz, yine aynı şekilde sınıfta oturduğunuz yeri başka bir okuldan arkadaşınıza anlatırken yine coğrafi konumdan yararlanmış oluruz. Aslında coğrafi konumu günlük yaşam içerisinde farkında olmadan çok sık bir şekilde kullanıyoruz birine yol tarif ederken birine bir şey anlatırken hep bu özelliklerden yararlanıyoruz.


COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU

 Coğrafya, geo(Yer ) ile graphein ( tasvir etmek ) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Coğrafyanın konusu yeryüzüdür. Coğrafyanın konusu içerisine yaşam içerisinde var olan bir çok şey girmektedir. Örneğin çevreyi oluşturan taşküre(litosfer),suküre(hidrosfer),havaküre(atmosfer) ve canlılar küresi ( biyosfer ) coğrafyanın araştırması kapsamına girmektedir. 


                 
Coğrafya insanın yaşadığı doğal çevre ile ilişkilerini konu edinen bir bilimdir.Coğrafyanın tanımı yapılırken en çok yapılan hatalardan biri de coğrafyayı sadece bir dağın yüksekliğini bilmek yada bir akarsuyun kaç km olduğunu bilmek sanmaktır. Biraz önce yapılan açıklamadan da anlaşılacağına göre doğal ortam ve bu doğal ortamın etkileri önemlidir. Bir coğrafyacı dağların yüksekliğini tam olarak bilmeyebilir ama o dağın tarım,ulaşım,turizm ve nüfuslanma üzerindeki etkilerini çok bilir.
Coğrafya Biliminin İlkeleri : Her bilim dalının olduğu gibi coğrafyanın da kendine özgü metot ve ilkeleri bulunmaktadır. Coğrafya bir olayı incelerken şu ilkelerden yararlanmaktadır. Bu ilkeler şunlardır ;teor
     1.  Nedensellik İlkesi : Coğrafi  olayların araştırılması sırasında olayların nedenleri sorulmakta ve bunlara yanıtlar aranmaktadır. Örneğin Yağmur nasıl yağmaktadır ? , Deprem  neden olan faktörler nelerdir ?
     2.  Dağılış İlkesi : Coğrafi olayların yeryüzündeki dağılımı incelenmektedir. Coğrafyacı bir olayın sadece nedenini araştırmakla kalmaz bu olayın yeryüzü genelinde dağılımını da incelemektedir. Yukarıda sorulan soruları coğrafyacı şöyle devam eder ; Yağmurun ülkemizdeki coğrafi dağılımı nasıldır ? Türkiye'de depremler hangi sahalarda daha fazladır ? :Dağılış ilkesi sadece coğrafya ya has bir özelliktir.
     3.  Karşılıklı İlgi İlkesi: Coğrafi olayların birbirleri ile olan bağlantıları da incelenmektedir. Örneğin Yağışın basınçla , sıcaklığın Güneş ışınlarının düşme açısı ile olan ilişkisi ya da Dağlık  ve engebelik alanların nüfus ve yerleşme üzerindeki etkileri de incelenmektedir.
     Coğrafya Biliminin Yararlandığı Diğer Bilim Dalları :
     1. Astronomi : Uzay bilimi
     2. Jeoloji : Yer Bilimi
     3. Jeofizik : Dünyanın iç yapısının inceleyen bilim dalı
     4. Hidroloji : Sular bilimi
     5. Meteoroloji: Atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalı
     6. Kartografya :Harita bilimi
     7. Zooloji : Hayvan bilimi
     8. Botanik : Bitki bilimi
     9. Antropoloji : İnsan bilimi
     10. Etnoloji : İnsan ırklarını inceleyen bilim dalı
     11. Sosyoloji : Toplum inceleyen bilim dalı
     12. Demografi : Nüfus bilimi
     Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :
     1. Genel Coğrafya              
     A. Fiziki Coğrafya
       a) Jeomorfoloji
       b) Klimatoloji
       c) Biyocoğrafya
       d) Hidrografya
     B. Beşeri Coğrafya
     C. Ekonomik Coğrafya
       A) Bölge Coğrafyası
       B) Ülke Coğrafyası
       C) Kıta coğrafyası
1. GENEL COĞRAFYA :  Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma  yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.
     A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri  başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.
     Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.
     Klimatoloji( İklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.
     Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : İnsan hariç yeryüzündeki diğer canlıların (  hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.
     Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .
B) Beşeri Coğrafya : Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.             
İnsanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin İnsanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , İnsanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .
C) Ekonomik Coğrafya : İnsanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.
2. YEREL COĞRAFYA : Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.

Pi SAYISININ TARİHÇESİ



Pi SAYISININ TARİHÇESİ

Kaynaklar pi sayısı için, ilk gerçek değerin, Archimedes tarafından kullanıldığını belirtir. Archimedes; pi sayısının değerini hesaplamak için bir yöntem vermiş ve pi değerini 3+1/7 ile 3+10/71 arasında tespit etmiştir. Bu iki kesrin ondalık sayı karşılığı 3,142 ve 3,1408 dir. Bu iki değer, pi sayısının, bugünkü bilinen gerçek değerine çok yakın olan bir değerdir. Ancak Archimedes'in gençlik yıllarında Mısır'da uzun bir süre öğrenim gördüğü bilinmekte.

Archimedes'in sağlığında İskenderiye'de Öklid'den ders aldığı, Öklid'in de Eski Mısır ve Mezopotamya Babil yöresinde uzun yıllar dolaşan bir matematikçi olduğu, bilinen tarihi bir gerçektir. İskenderiyeli tarihçi Herodot, metrika adlı eserinde pi sayısı için verdiği değer 3,71'dir. Bu değer, İskenderiyeli Heron'dan sonra gelen, eski Yunan ve ortaçağ matematikçileri tarafından farklı değerler kullanılmıştır. İskenderiyeli Heron'un verdiği yaklaşık değerin de, Mezopotamya menşeli olması ve Mezopotamyalılar'dan alınma takribi bir sonucu temsil etmesi muhtemeldir.

Pi sayısı üzerinde, Babilliler'in çok eski zamanlardan beri, kullanılan yaklaşık bir bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır. Genel olarak pi=3 değerini kullanıyorlardı. Bazı tabletlerde pi=3,125 değeri ne de rastlanılmıştır. Aydın Sayılı, adı geçen eserinde, "Mezopotamyalılar'da, idealleştirilmiş çemberlerle üçgenlerdeki geometrik münasebetler aracılığıyla, çözümlenen problemlerde teorikleştirilmiş ve soyutlaştırılmış bir durum mevcuttur" der. Böyle problemlerde sonuç hesaplanırken pi sayısı için, değerinin kullanılmış olduğunu belirtir.

Bu değeri; Mezopotamyalılar takribi sonuçlar için kullanmaktaydılar. Daha iyi yaklaşık sonuçlar elde etmek istedikleri zaman pi=3,125 değerini uygularlardı. Ancak pi sayısının; Mısırlılar'ınkinden ve Susa tabletlerinin gösterdiği değerden oldukça daha iyi bir değeri, ilkin Archimedes tarafından bulunmuştur. Kaynaklar; Mezopotamyalılar, yamuk alanı hesabı ile, silindir ve prizma hacim hesaplarını bildiklerini ve pi için de 3 değerini kullandıklarını belirtir. Fakat eski Babil çağına ait olup, Susa'da bulunmuş olan tabletlerde pi için kabul edilen değerin 3,125 olduğu anlaşılmaktadır.

Bugün bir veya çok bilinmeyenli cebir denklemleriyle çözdüğümüz türden birçok problemlere Babil tabletlerinde rastlanmıştır. Mesela: Bu tablette, bir dikdörtgenin eniyle boyunu veren sayılar birbiriyle çarpılır ve bu sayılar arasındaki fark, bu çarpıma eklenirse 153 elde ediliyor. Aynı sayılar birbirine eklenirse 27 çıkıyor. Bu şeklin eni, boyu ve yüzölçümü nedir sorusu soruluyor ve cevap olarak: 20, 7 ve 140 değerleri veriliyor.

SBS REHBERLİK BİLGİLERİ

Burada sbs sınavı istatistik bilgileri, sbsde matematiğin önemi, sbs kaynak kitapları, sbs sınavında başarılı olmak için neler yapıp neler yapmamalıyız ve sbs sınavıyla ilgili hikayeler yer almaktadır.

Öğrencilerin, ailelerin sorunlarını ele alıp sbs rehberlikle ilgili görüşlerimi,sbs sınavında başarılı olmak için neler yapılması ve çocuğumuza nasıl davranmamız gerektiğini sizlerle paylaşacağım.

Öğrenciler, anneler babalar ve öğretmen arkadaşlar; sistem değişti ve SBS sınavları geldi. Bu sınavlar yapılmaya başlandı ve beklenildiği gibi kolay sorular soruldu. Sorularda ders kitabına bağlı kalındığı, kitabın dışına çıkılmadığı görüldü.

Sizlere rehberlik konusunda şunları söyleyeyim;
Sbs soruları kolay olacak ama, arada belirleyici hassas sorular olup bunları yapanlar diğer arkadaşlarına yarışta fark atacak. Bence bundan sonra bu sorular için dershaneye boşuna para vermeye gerek yok. Sorular kolay ve gördüğünü yorumlamaya dayalı. Diyeceksiniz ne yapalım hocam? Öğrenci bir kere sbs sınavının bilincinde olacak. Sbs sınavında gözlemci öğretmendim ve gördüğüm kadarıyla öğrenciler ve aileler yeteri kadar bilinçli ve bilgili deyildi. Öncelikle sbs gerçeği var ve 3 yıl devam edecek. Buradan aldığımız puanlara göre istediğimiz iyi bir liseye yerleşeceğiz. Tabiî ki de okuldaki derslerimizden aldığımız notlar ve davranış notları da çok büyük bir önem kazandı. Matematik  sorularını inceledim. Matematik için öğrencilerden isteğim şudur; okuldaki ders öğretmenini çok iyi dinleyin, ders kitabındaki ve çalışma kitabındaki soruları öğretmenleriniz ödev vermese bile tek tek çözün ve anlamadığınız soruları kesinlikle öğretmeninize veya bir bilene çözdürün. Kendinize evde çalışmak için sbs konu anlatımlı ve soru bankası kitaplardan alın. Birde yaprak testler var onlardan alıp çözün. Yaprak testlerini çok çeşit almaya çalışın, çünkü ne kadar farklı yayınlar olursa o kadar soru çeşidi görürsünüz ve konuların soru tarzlarına çok yönlü bakıp hakim olursunuz. Gelelim derslere, derslerde soru sormak için parmak kaldırmaktan çekinmeyin utanmayın. Soru sormak ve anlamadığınız yerleri öğrenmek sizin en doğal hakkınız. Soru soran öğrenci başarılı olur.
Öğrenci başarısı öğretmen, öğrenci veli ve okul idaresi işbirliği ile olur. Öncelikle bilinçli ve istekli veli olmanız gerekir. Sürekli çocuğunuzla ilgilenmeli, fırsat buldukça okula gidip öğretmenleriyle tek tek görüşmeli ve çocuğunuz hakkında bilgi almalısınız. Burada eksiklikleri öğretmenlerle karşılıklı görüşüp paylaşmalı ve çözüm yolları üretmelisiniz. Okula toplantıdan toplantıya değil her zaman gitmelisiniz bu şekilde sadece derslerle ilgili değil çocuğunuzun arkadaşlarıyla ilgilide bilgiler almış olursunuz ve çocuğunuzu daha çok tanımış olursunuz.

Örneğin bir çiftçi tarlasından iyi ürün almak için gecesini gündüzüne katıyor,suluyor,ilaçlıyor dünyanın parasını döküyor.Neden?Sonunda iyi ürün almak ve para kazanmak için dimi.
Eeee evlat sizin o zaman çocuğunuz içinde gece gündüz çabalıyacaksınız para dökeceksiniz.Sonunda sınavları kazanıp bir meslek sahibi olduğunda sizi gururlandırması için ve çocuğunuz için.En iyi yatırım nedir biliyormusunuz?En iyi yatırım çocuğunuza yapılan yatırımdır.Lütfen ondan hiçbirşeyi esirgemeyiniz.

Genelde öğrencilerin matematiğe karşı ilgisi ve sevgisi zayıf olur. Burada öğretmen devreye girer. Nasıl mı? Eğer öğrenci öğretmenini severse derste başarılı olur sevmezse asla ama asla o çocuğa o dersi sevdiremezsiniz. Yani öğretmen sıcak ve çocukları seven bir kişiliğe sahip olmalı, bu şekilde olan öğretmen bildiği bilgileri çocuğa çok rahat aktarır ve çocukta bilgileri rahatça alır. Örnek veriyorum sene başında sınıfın birinde öğrencilerden biri yazılılarda yüksek not alıyordu, nasıl olduysa sanırım yaramazlıklarından dolayı öğrenciye kızmışım. Ondan sonra o öğrencinin bir daha ne derse katıldığını nede yazılılardan yüksek not aldığını gördüm. Öğrenciyi kaybettim. Sene sonunda sınıfta çocuklarla konuştum ve kimseye kızmadığımı herkesi sevdiğimi hatta o çocuğa korkmamasını söyleyip bir şekilde gönlünü aldım. Baktım ki öğrenci artık derse katılıyor son yazılıdan da yüksek not aldı. Bunu anlatmamın sebebi öğretmenin önemi çok fazladır.

Unutmayın her şey çocuğunuzda bitiyor. Onun istekli olması, kendine güvenmesi ve inanması gerekiyor. İnsanlar inandıkları işlerde başarılı olurlar. Maçı güçlü olan değil galip geleceğine inanan kazanır. 2008 Avrupa kupalarında olduğu gibi milli takımımız zaferden zafere koşuyor. Çocuğunuz kendisine bir hedef (öğretmenlik,doktorluk gibi…)koymalı ve bu hedefe ulaşmak için SBS gibi engellerin karşısına hep çıkacağına ama çalışarak bu engelleri aşacağına inanmalı yada inandırmalısınız. Hayat aslında psikolojik bir olgudur.Yani insan her şeyi kafasında tasarlar,kafasında başarır, kafasında bitirir bunu yapanlar bu savaşı kazanır. Önce siz inanın ve çocuğunuza inandırın. Allah çalışanın hakkını her zaman verir.

Gençlerin İlk Tercihi Öğretmenlik Mesleği

matematikcifatih

SBS'de En Başarılı 10 İl


Ortaöğretim Kurumları Geçiş Sistemi
I. Yerleştirme Sayısal Bilgileri ve Taban Tavan Puanları
Ortaöğretim Kurumları Geçiş Sistemi I. Yerleştirme Sayısal Bilgileri
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Anadolu Liseleri)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Erkek Tenik Öğretim Genel Müdürlüğüne. Bağlı Liseler)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Kız Tenik Öğretim Genel Müdürlüğüne. Bağlı Liseler)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Anadolu Öğretmen Liseleri)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Anadolu İmam Hatip Liseleri)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Fen ve Sosyal Bilimler Liseleri)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Ticaret ve Turizm Öğetimi Geel Müdürlüğüne Bağlı Liseler)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Sağlık Meslek Liseleri)
I Yerleştirme Taban Tavan Puanlar (Özel Okullar)

SBS (6,7. ve 8. sınıflar ) İstatistiki Bilgileri


2009 Yılı Ortaöğretim Kurumları Yerleştirme Sistemi İstatistik Bilgileri

SBS'DE MATEMATİĞİN ÖNEMİ

Sbs sınavında derslerin katsayıları;

Türkçe test ağırlık katsayısı 4,
Matematik test ağırlık katsayısı 4,
Fen Bilgisi test ağırlık katsayısı 3,
Sosyal Bilgiler test ağırlık katsayısı 3,
Yabancı Dil test ağırlık katsayısı 1 olacaktır.
Buradaki katsayılar demek, her ders için çıkaracağınız netlerinizin çarpılacağı sayılardır.


Yukarıda da görüldüğü gibi sbs sınavında en çok puanı bize matematik ve Türkçe dersi getirecektir.Bu nedenle sbsde matematiğin önemi çok fazladır.

Örneğin günlük 150 dakika ders çalışmaya vakit ayırdığınızı düşünelim.Bunu katsayılar toplamına yani 15'e bölelim.Çıkan 10'u katsayılarla çarpalım.Buradan matematiğe 40 dakika düştü.Gördüğünüz gibi 150 dakika içinde 40 dakika çoktur.Bu zamanı ayırırsanız siz kazanırsınız.Bence televizyonlara zaman ayırıyorsak, sbsye de bu zamanı ayırmalıyız.Televizyon izlerken siz kazanmıyorsunuz dizi oyuncuları kazanıyor ama, sbs çalışırsanız sonunda siz kazanacaksınız.Ağlamak istemiyorsanız lütfen bu diziyi mutlu sonla bitirin.


ZAMANI İYİ KULLANMA

Öğretmen,bir gün öğrencilerine: "Hadi, küçük bir sınav yapalım" demiş.

Masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçaları için yer kalmayınca sormuş: "Kavanoz doldu mu?" Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermiş.
"Demek doldu ha" demiş hoca. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkartmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmişler.

Yeniden sormuş öğrencilerine: "Kavanoz doldu mu?" İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler, "hayır, tam da dolmuş sayılmaz", demişler. "Aferin" demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkartmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden: "Kavanoz doldu mu?" "Hayır, dolmadı", diye bağırmış öğrenciler.

Yine "Aferin" demiş hoca. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Sormuş: "Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız?" Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış: "şu dersi çıkarttık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz."

"Hayır" demiş öğretmen. "Çıkartılması gereken asıl ders şu:

Eğer, büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız, daha sonra asla koyamazsınız."

Ve tabii, herkesin kendi kendisine sorması gereken soruyu sormuş:

"Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri? Onları ilk iş olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?

 Birçok kimsenin şikâyet ettiği gibi, zaman "çok hızlı" değil, sabit bir hızla geçer. Başarılı ve başarısız insanlara eşit ve demokratik olarak verilmiş tek şey zamandır. Herkesin günü 24 saat, haftası 7, ayı 30 gündür. Bu yüzden zamanı etkin bir şekilde kullanmak gerekir başarılı olmak çok ders çalışmaktan değil etkin bir şekilde ders çalışmaktan geçer bunun için öncelikli olarak hayattaki amaçlarımızı ve hedeflerimizi belirlememiz gerekir. Sadece ders çalışarak değil arkadaşlarımızla da zaman geçirerek tv de izlemek istediğimiz programları da izleyerek başarılı olabiliriz. Önemli olan ders çalışmamız gereken zamanda ders çalışmak eğleneceğimiz zamanda eğlenmektir. Bunları birbirine karıştırmaz ve yaptığımız işlerden zevk alırsak hayat daha kolay olacaktır. 

ALİ’Yİ TANIYOR MUSUNUZ?

Ali pazar sabahı saat 8.30'da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken, bu hafta sonundan, önceki haftalardan eksik kalan derslerini ta­mamlamak ve önündeki hafta içindeki sınavlara hazırlanmak açı­sından çok iyi yararlanmaya karar vermişti. Bu sebeple Cuma akşamüstünü ve geceyi çok iyi geçirdi. Evde müzik dinledi, TV sey­retti ve geç saatte yattı. Cumartesi günü de arkadaşlarıyla beraber oldu, evin içinde gezindi, zamanın nasıl akıp gittiğini fark etmedi. Ders çalışmadığı için zaman zaman biraz rahatsızlık duyduğu oldu, ancak içinden gelen bu huzursuzluğu : “Önümde koskoca bir pazar var”, diyerek bastırdı.

Pazar sabahı Ali, işte bu şartlar altında 8.30'da uyandı. Önce güzel bir tatil kahvaltısı yaptı. Sonra gazeteleri okuyup ders çalışmaya karar verdi. Gazeteler bittiğinde 10.30 olmuştu. TV'deki sabah filmine bir göz atıp çalışma odasına geçmek istedi. Fakat film öyle güzel ve heyecanlıydı ki, önünde koskoca bir pazar gününün oldu­ğunu düşünerek bu filmi izlemesinde bir sakınca olmadığına karar verdi.

Film bittiğinde saat 12.30'du ve hafta içi günlerde bu saatte yemek yemeye alışmış olduğu için kamı acıktı. Annesinin özenle hazırladığı yemekleri, yiyip, evdekilerle sohbet ettikten sonra çalışma odasına yöneldi. Fakat tam bu sırada TV 'den naklen yayın programı başlamış ve haftanın en önemli maçı ekrana gelmişti. Bu maçı seyretmek için İnsanların birbirini çiğneyip dünyanın parasını verdiklerini düşününce, ayağına        kadar gelen bu        maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü. Maç biter bitmez sıkı bir şekilde çalışmaya baş1amaya karar vererek, maçı izlemeye koyuldu.

Naklen yayın bitip, Ali'nin kafası haftanın spor olayları ile doluyken, annesi çayı hazırladığını duyurdu. Ali çayı içip derse geçmenin            daha doğru olacağına karar verdi. Çay bittiğinde Ali'nin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Haftanın yorgunluğu, maçın gerginliği ve çayla birlikte yenilenler Ali'yi gevşetmişti. Ali bu yorgunluk­la “Nasıl olsa verimli çalışamam”    diye düşündü ve dinlendikten sonra çalışmaya başlamaya karar verdi.

Saat 18 sıralarında Ali içindeki huzursuzluğu bastırmaya gayret ederek uyandığında, çalışma masasına yönelirken televizyonda en sevdiği dizilerden birinin başladığını duydu. Derse bundan sonra başlamaya ve sadece en önemli 2 dersi çalışmaya karar vererek TV 'deki dizi filmi seyretti. Film bittiğinde akşam yemeği saati gelmişti. Yemeği yedikten sonra ise onca yükün altına girmek için vakit çok geçti. Çünkü o zaman haftaya uykusuz ve yorgun başlaya­caktı. Bu sebeple Ali kendi kendine şöyle dedi : “Bugün çalışama­dım, ama söz yarın çalışacağım” ve yarı sıkıntılı, yarı huzurlu odasının yolunu tuttu. Ancak çalışmak için değil, uyumak için.

Şimdi size     bir sorumuz var. Hikayemizde yer alan Ali 'yi tanıyor musunuz ?

Bu soru şöyle de sorulabilir: Ali'yi tanımayan var mı? “Herkesin içinde” hikâyemizdeki Ali'den bir parça yok mu? Önce istediğini yapmak isteyen   sonra kendisinden istenileni yapmaya yönelen ve bu sebeple sorumluluğunu erteleyen; ders çalışmaya çok önem veren ve bu sebeple önce aradaki ayrıntıları ortadan kaldırıp, ders çalışmak için kendisine kesintisiz bir zaman çıkartmaya çalışan ancak bu zamanı hiç bulamayan ve bütün süreyi daha az önemli işlerde veya kendisine haz verecek etkinliklerde kullanarak geçiren, aklından ders çalışması gerektiğini de bütünüyle çıkartamadığı için, kendisine zevk verecek olanları yaparken de tam anlamıyla rahat etmeyen ve kendisini huzursuz hisseden...

Hepimiz bu Ali'yle zaman zaman karşılaşmıyor muyuz?
Ders çalışmak isteyip de çalışamayanlar var mı?
Tam çalışmaya başlayacağınız sırada başka şeyler yapma isteği duyuyor musunuz?
Amacınız ne? Okumakla ne elde etmeyi düşünüyorsunuz? 
Başarılı olmak için mutlaka amacın açık ve net bir tanımının yapılmış olması gerekir.

Çalışmaya başlamadan önce amaçların ve önceliklerin belirlenmesi gerekmektedir.

SBS MATEMATİK KAYNAK KİTAPLARI (önerilir)

Zambak Yayınları (matematik etkinlikleri 6-7-8)
Çözüm Yayınları (matematik soru bankası 6-7-8)
Anafen Yayınları (matematik soru bankası 6-7-8)
İmza Yayınları (matematik soru bankası 6-7-8)
Zirve Yayınları (matematik 6-7-8)
Tudem Yayınları (matematik 6-7-8)
Birebir Eğitim Yayınları (matematik soru bankası 6-7-8)
Koza Yayınları (matematik soru bankası 6-7-8)
Zeka Küpü Yayınları (matematik 6-7-8)
Uğur Yayınları (matematik 6-7-8)
Birey Yayınları (matematik etkinlikleri 6-7-8)
Parlayan Yıldızlar Yayınları (matematik 6-7-8)
Buhan Yayınları (matematik 6-7-8)
Uygun Yayınları (matematik 6-7-8)
Bahar Yayınları (matematik 6-7-8)
Okyanus Yayınları (matematik 6-7-8)

Başarılı Bir Çocuk Yetiştirmenin Püf Noktaları
Her veli gibi, siz de hayatta başarılı olacak bir çocuk yetiştirmek istiyorsunuz.
Peki, bunu nasıl yapacaksınız?
Diyelim ki zekâsı ve fiziki özellikle normal bir çocuğunuz var (kız veya erkek fark etmez).
Ona nasıl davranır, neler öğretirseniz büyüdüğünde başarılı bir yetişkin olur?
Sorunun cevabına geçmeden önce bu konuyla ilgili araştırmayı özetleyeyim:
Uzmanlık alanı ABD toplumundaki eşitsizlikler olan sosyolog Annette Lareau, 12 aile üzerinde müthiş ayrıntılı bir inceleme yapmıştı.
Bunlar ABD toplumunun hemen hemen tamamını temsil ediyordu. Yelpazede her çeşit aile vardı: Zengin, yoksul; beyaz, siyah, iyi eğitimli, zayıf eğitimli; kentten, kırdan; vs. vs.
Annette Lareau araştırma sonucunda 12 farklı çocuk yetiştirme biçimi ile karşılaşacağını tahmin ediyordu.
Ancak verileri incelediğinde yanıldığını anladı!
12 değil sadece 2 (iki) çocuk yetiştirme biçimiyle karşılaştı Lareau:
Birinci Model: Çocuğuyla konuşan, onunla birlikte mantık yürüten anne babalar. Bunlar çocuğun sahip olduğu yeteneği geliştirmesi için ellerinden geleni yapıyordu.
Bu tip veliler çocuğa şöyle diyordu: "Büyükler ve yetkililer karşısında soru sormaya çekinme... İnandığın bir fikri herkese karşı savun. İcabında kabalaşmadan tartış. Hakkını ara."
İkinci Model: Diğer tipteki veliler ise çocuğun yetenekleriyle fazla ilgilenmiyor, diyelim ki taklit becerisini çocuksu bir zevk, bir eğlence olarak algılıyor, bunun sinema ya da tiyatro ile bağını kurmuyordu.
Yani bu tip anne ve babalar, "Ben çocuğuma en iyi biçimde bakarım ama hayatta ne yapacağına kendi karar verir" diyorlardı. Diğer türdeki veliler gibi, çocuğu basket okulundan gitar dersine koşturmuyorlardı.
Otoriteyle yüzleşmek yerine, onun ardından dolanmayı ya da susmayı öğütlüyorlardı.
Annette Lareau bu iki yetiştirme biçiminin de makul olduğunu ve kendine has avantajlara ve dezavantajlara sahip bulunduğunu söylüyor.
Peki, hangisini tercih etmeli?
Lareau'ya göre 'başarı' ve 'hayatın gerçekleri' açısından bakıldığında Birinci Model daha çok işe yarıyor.
Araştırmanın ilginç bir sonucu daha var:
Birinci Model'i zengin ve okumuş orta sınıf aileleri daha çok kullanıyor.
İkinci Model ise yoksul ya da orta alt kesim ailelerde daha çok gözleniyor.
Yani zaten başarılı olmuş aileler, çocuklarını eğitirken başarı ihtimali yüksek modeli uyguluyorlar. Böylece başarı, başarıya kapı açıyor.
Yoksul aileler ise çocuklarını, başarı olasılığı daha az olan modelle yetiştiriyor. Böylece zaman içinde yoksulluk, yine yoksulluk üretiyor.
Not: Türkiye'de uzun süre İkinci Model hakim oldu çünkü sistem boyun eğeni ödüllendiriyordu. Ancak ekonomik gerçekler Birinci Model'e doğru kaymamızı gerektiriyor
BUNLARI YAP !!!
1. Bir hafta içerisinde mutlaka her derse çalış.
2. Derslere farklı oranda zaman ayır ancak aynı oranda önem ver.
3. Konu eksikliğin varsa daha çok konu çalış. Unutma soru çözerek konu öğrenilmez, sadece öğrenilenler pekiştirilir.
4. Aşırı tekrarlardan sakın, okuduğun kitabı kapatıp tekrar edebiliyorsan öğrenmişindir.
5. Dersi dinledikten sonra o konunun sorularını çözemiyorsan dikkatli ol, konuyu öğrenememişsin o konuyu yeniden çalış, dersini yeniden dinle.
6. Sınavda her branş soruları için "turlama tekniğini" uygula. Örneğin matematiğe 80 dakika ayırmış isen ilk 60 dakikasında bütün sorulara bak. Kalan 20 dakikada da çözemediklerine bak.
7. Kimseyle rekabet etme, puanlarına bakma, sadece netlerindeki artışa bak.
8. Duygusal arkadaşlıklara fırsat verme.
9. Kimseyle çatışma ve gerginlik artırıcı diyaloglara girme.
10. İnsanlar seni anlamıyorsa kendini anlatmaya çalışma dersine çalış, önüne bak yoluna devam et.
11. Gelecekte şu aksilik çıkabilir, bu olabilir diye düşünme. Hep hiç birşey benim başarımı engelleyemez diye düşün.
12. Her gün mutlaka test çöz. Çözdüğün soru sayısını sürekli arttır.
13. Bir haftada hangi dersten kaç soru çözdüğünü mutlaka bir yere yaz. düşüş olup olmadığını kontrol et
14. Öğrenme Tekrarı dediğimiz dersten hemen sonra konulara şöyle bir bakmayı unutma.
15. Unutmama ve pekiştirme tekrarı dediğimiz geriye dönük tekrarları en az on beş günde bir yapmayı unutma.
16. Şu andan itibaren en iyi dershaneye gittiğini düşün. Bindiğin gemiye güven. Bulunduğun yerden başarıyı yakalamaya çalış. Hiç bir şeyin pişmanlığını yaşayıp, motivasyon ve gücünü düşürme, önüne bak, bundan sonra yapacaklarına bak.
17. Dershaneye gitmiyorsan iyi ki gitmedim evde daha iyi çalıştım mantığını oluştur. Psikolojini güçlendir.
18. Doğruları senden çok öğretmenlerinin bildiğini unutma, onların yapmanı istediklerini mutlaka yap. Unutma ki, her öğretmen öğrencisinin başarısını görmek ister ve böylece kendisinin çok başarılı olduğunu düşünür.
19. Bir çalışma programı yap ve mutlaka o programa göre çalış. Yaptığın programda mutlaka eksiklerini gidermeye yönelik bir çalışma yap.
20. Kısım–1’deki soruların yorumlama, kavrayış ve temel kavramları kullanma sorusu olduğunu unutma ve bu kısımdan başarılı olmak için bol bol test çöz.
21. Sınav sabahı uyku düzenini şimdiden oluştur. Sabah 06.00 da kalk, akşam 23.00 da yat ve asla bunu ihmal etme
22. Sabah kahvaltılarına kendini alıştır. Şimdiden 07.30 – 08.00 arası her gün kahvaltı yapmayı unutma.
23. Pazar sabahı kahvaltıda ne alacaksınız, miktarı ne olacaksa aynısını cumartesi günü yap.
24. Cumartesi günü yeterince ve hafif gıdalar al.
25. Cumartesi günü fazla yorulma ama üzerindeki enerjiyi at. Hafif bir yorgunluk öneriyoruz.
26. Cumartesi sabahtan rahat ve kendine yakıştığını düşündüğün kıyafetini bir kenara koy. Kıyafet seçimini akşama bırakma. Kararsızlık yaşarsan uykun kaçar.
27. Ne giyersen giy ama yanına bir hırka almayı unutma.
28. En çok bildiğin testten başla.
29. Zaman zaman ara kontrol yaparak kaydırmanın önüne geç.
30. Çalışmalarınızı üçer saatlik dilimlere ayırınız. Bir saat konu, bir saat o konunun testi, bir saat aynı konuya tekrar çalışınız.
31. Yanlış yaptığınız her soru için en az iki konu çalışmalısınız. Çünkü, hem sorunun konusunu, hem de yanlış işaretlenen seçeneğin konusunu bilmiyorsunuz demektir.
32. Konu çalışmadan test çözmeyiniz.
33. Sınavı kazanacağına önce kendini inandır.
34. Her çözdüğün soruyu hemen optik forma işaretle.
35. Herkesle pozitif diyalog kur.
36. Kimseye kendi haklılığını kabul ettirmeye çalışma, sen çalışmana bak.
37. Birey olan yanlarını değil, öğrenci olan yanlarını geliştirmeye çalış.
38. Sınav sabahı kalktığında stresli veya heyecanlı olacağını şimdiden bil ve bunu asla sorun yapma.
39. Unutma ki, stres de heyecan da sınavı kazanmak için çok gereklidir. Yeter ki dozunda olsun.
40. Sınavın ilk on dakikasında en çok bildiğin testten başlayıp onu yavaşça çözmen durumunda stres ortadan kalkacaktır.
BUNLARI YAPMA !!!
1. Yatağa ya da halıya uzanıp ders çalışma.
2. Çalışırken müzik dinleme.
3. Çalışma odana cep telefonu ile girme.
4. Evde deneme sınavı olurken ya da test çözerken çay, kahve gibi sıcak içecek alma.
5. Mutfakta çalışma, çalışırken masanı meyve bahçesine çevirme.
6. Bir konu ile ilgili çalıştığın testte yanlışın çok çıkmış ise, aynı konu ile ilgili yeni bir test çözme; çünkü test çözerek konu öğrenilemez. Konuya çalış.
7. Çalışırken cep telefonunu kapatmıyorsan sesini kısma, telefonun sesini açık tut. Çünkü sesi kısık telefon daha çok ilgi odağı oluyor.
8. Test çözerken, el ile, ayak ile, ritim yapma. Elindeki kalemi sürekli çevirme. Çünkü bu durumda dikkatiniz, soru, el, ayak ve kalem ritmine bölünür ve algılamanız düşer.
9. Saatsiz çalışma, çalışırken mutlaka saat kullan. Çünkü zaman ayarlama bilincinde olmalısın.
10. Çalışanları gırgıra alan ve kendisinin çalışmadığını gururla anlatıp ilgi odağı olmaya çalışanlarla aynı sırayı paylaşma.
11. Deneme sınavlarında gözetmen salona her girip çıktığında kafanı kaldırıp bakma. Çünkü; soru kitapçığından başını her kaldırıp gözetmene bakman bir ile iki dakika arasında sınavdan kopmana neden olur. Bunu 20 kez yaparsan toplamda 30-40 dakika eder.
12. Yorulduğunu düşünme. Çalıştıkça dinleneceğini unutma. Zihinsel yorgunluğun arttıkça psikolojik olarak daha iyi olacağını unutma.
13. Mideni bozan şeyleri yemediğin gibi kafanı bozan şeyleri de yaşama. Sevmediğin arkadaş ve olaylardan kendini de beynini de uzak tut.
14. Çalışıyorsan asla kazanamayacağını düşünme. Çalışıyor ama düşük puan alıyorsan, sakın çalışmayı bırakma. Daha çok ve inançlı bir şekilde çalışmalarını sürdür.
15. Çalışırken sakız çiğnemeyiniz. Çünkü sakız çiğnediğiniz sürece geçici olarak algılama düzeyiniz düşecek. Düşünceleriniz sabitlenecektir. Beynin üretkenliği azalacaktır.
16. Kolay - Zor ders ayrımı yapma. Bütün derslere çalış. Sadece zor derse daha çok ve verimli saatlerini ayır.
17. Dershaneye gidiyorsan derslere devamsızlık yapma. Unutma ki, en kötü öğretmen bile dünyanın en iyi kitabından daha iyi öğretir.
18. Numaralı lens kullanıyorsan kesinlikle sınava lensle girme, gözünü kaşıman gözüne toz kaçması gibi durumlarda lens çıkartıp takman gerekir. Şimdiden gözlük ile sınava girmeye alış.
19. Diyet yapma, unutma ki beyni besleyen şekerden yoksun kalırsan algılama kaybına uğrarsın.
20. Ailenle birlikte ziyaretlere katılma. Düğün ve dikkat dağıtıcı düzeydeki düğün hazırlıklarından uzak dur.
21. Hiçbir organizasyon işinde görev alma. Zihnini meşgul edecek her uygulamadan uzak dur.
22. Dizi izleme dahil, ders çalışma planınızı bozacak her şeyden uzak dur. (Dizi dahi izlemeyiniz)
23. Eve geldiğin andan itibaren telefonlarını açık tutma kapat ve sadece çalışmana bak.
24. Sakinleştirici, yatıştırıcı ilaçları kullanma. Bunları doktor tavsiye ettiyse dahi, bu ilaçların çalışmanı engellemesi durumunda psikoterapi ile rahatlamayı seç ve unutma ki çalıştıkça psikolojin düzelecektir.
25. Havaların serin olduğu günler kalın giyin. Hasta olma. Hastalıkla uğraşarak geçecek zaman telafisi imkansız bir zamandır.
26. Sınava on gün kala asla dondurma yeme. Çünkü stresten vücut direncinin kırılmasından dolayı üşütebilir ve sınava hasta bir şekilde girebilirsin.
27. Sınava on gün kala asla dışarıda yemek yeme. Soslu gıdaları alma. Salam, sosis, rus salatası, sucuk, pastırma, ketçap, mayonez gibi gıdalardan uzak dur. Vücut direncinin kırılması ve bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle gıda zehirlenmezi olabilir.
28. Sınavdan üç gün önce asla daha önce yemediğin gıdaları yeme.
29. Gazetelerde ve televizyonlarda gıdaların faydaları üzerine yazılan yazılara bakıp daha önceden alıp denemediğin gıdaları sınav öncesi alma. (Sınav sabahı pekmez yemeyi dahi önerenler var. Hiç pekmez yememiş bir kişi, sınav sabahı iyi gelir diye pekmez yerse çok kötü duruma düşer.)
30. Sınavdan önce sakın ha! Pikniğe gitme. Dikkatin dağılır, rehavete kapılır, tatil başladı havasına girersin. Sen final maçından önce pikniğe giden bir takım gördün mü hiç?
31. Sınavdan önceki Cumartesi günü çay, kola, kahve gibi uyarıcılar alma. Aksi takdirde uyuyamazsın.
32.Sınavdan önceki gün güneşte dolaşma.
33. Çok hareketli ortamda bulunma ve yüksek sesle müzik dinleme.
34. Cumartesi günü çok ağır yağlı yemek yeme.
35. Böbrekleri aşırı düzeyde çalıştıracak kavun ve karpuz gibi gıdaları özellikle Cumartesi akşam asla alma.
36. Sınava yorgun girmek istemiyorsan son üç gün çalışma.
37. Anne ve babalar, çocuğun kıyafet seçimine müdahale etmeyiniz. Bırakınız istediği kıyafetle sınava girsin.
38. Çocuk sınava tek başına gitmek istiyorsa bırakınız gitsin. Israr etmeyiniz.
39. Sabahları banyo yapmıyorsan sınav sabahı, iyi gelir diye banyo yapma. Asla sınav sabahı alışkanlıklarının dışına çıkma.
40. Sabahları mutlaka kahvaltı yap ama buna bir türlü alışamadıysan sakın ha, sınav sabahı kahvaltı yapmaya kalkma.
41. Uzmanlar diyor ki; kahvaltı yapamıyorsan üzerine çikolata sürülmüş bir dilim kızarmış ekmek almayı unutma.
42. Sınav sabahı evde ya da yolda seni sınavdan uzaklaştıracak derin sohbet içine girme.
43. Okul bahçesindeki grupların sohbetinden uzak dur.
44. Sınav salonuna girince kimse ile sohbet etme. Çünkü dikkatin dağılır.
45. Karşılaşacağın olumsuz bir durumu çözmek için çatışma moduna girme. Çünkü motivasyonun bozulur.
46. Kuralları ve o kuralların mantığını asla tartışma. Her kurala uyun.
47. Kitapçığı acele ve panik bir şekilde açıp sorulara dalma. İlk şaşkınlık ilk yanlışı, ilk yanlış sonrakileri yaratmaya başlayabilir.
48. İlk on dakika çok değil az soru çöz. Sınava ısınınca hızlan.
49. Sınav başlayınca kural ve anlayış değiştirme. Yani, hangi testten başlamaya karar verdiysen ondan başla. Ortak alan tercihine ani bir kararla yenilme.

Seviye Belirleme Sınavı ( SBS )
İlköğretim son sınıf öğrencilerinin Seviye Belirleme Sınavı (SBS) sonuçları açıklandı, sıra tercihlerde. 1 milyon 30 bini aşkın aday için iyi bir Anadolu, fen veya Anadolu meslek lisesine yerleşmenin yolu doğru tercih yapmaktan geçiyor. Ortaöğretim Yerleştirme Puanı 196 ve üzeri olan öğrenciler tercih yapabilecek. Geçen yıl ise taban puanı 160 olanlar tercih yapabiliyordu.

Tercihler, internete sahip öğrenci velileri tarafından 13-17 Temmuz tarihleri arasında http://www.meb.gov.tr, http://oges.meb.gov.tr veya http://e-Okul.meb.gov.tr adreslerinde yayımlanan tercih listelerine göre bireysel olarak yapılacak. Interneti olmayanlar ise okul müdürlüklerine giderek tercih işlemlerini yapacak ve imzalayacak.
Tercihler okul müdürülüğü tarafından elektronik olarak onaylanacak. Tercihlerle ilgili her türlü düzeltme, elektronik onaylamadan önce yapılacak. Onaylama işlemi yapıldığı anda öğrencinin tercih işlemi tamamlanmış olacak, aksi takdirde öğrenci tercih yapmamış sayılacak.
Tercih listelerinin elektronik ortamda hatasız, eksiksiz, tercih ve yerleştirme e-kılavuzuna uygun olarak doldurulması gerekiyor. Tercih listesinden öğrenci velisi, onaylamadan ise okul müdürlüğü ve veli birlikte sorumlu olacak.
Öğrenciler bir defa olmak kaydıyla 12 tercihte bulunacak. İkinci yerleştirme ve daha sonraki yerleştirme işlemlerinde de aynı tercihler geçerli olacak. Daha sonra hiçbir şekilde bu tercihlerde değişiklik yapılmayacak.
Elektronik ortamda onaylanan tercih başvuru bilgileri formunun çıktısı alınarak okul müdürlüğü yetkilisi ile veli tarafından imzalanacak. Bu belgenin aslı okulda saklanacak, bir nüshası imza karşılığı veliye verilecek.
Tercih ve yerleştirme ile ilgili tüm işlem ve bilgilendirmeler yine internetten MEB’in sitesinden öğrenilecek. Tercihte dikkat
Tercihlerinizde 2008-OKS’de okulların son aldığı öğrencilerin başarı sırasını ölçü olarak alabilirsiniz. Ancak unutmamalısınız ki, OKS farklı SBS farklı bir sınavdı ve OGES yerleştirme puanınız 7 ve 8’nci sınıfın birleşiminden oluşuyor. Tercihlerinizde üst sıralar için kendi başarı sıranızın en az 2.000 kişi üstünden başlayın ve inebileceğiniz kadar alt sıralara inin. Alt dilimlerde ise kendi başarı sıranızın 5.000 kişi üstünden başlayıp inebileceğiniz en alt tercihe kadar yazmalısınız.
Unutmamalısınız ki, 2008- OKS’de 20 tercih yapma hakkı varken 2009-SBS’de tercih sayısı 12 oldu. Buna dikkat edin.
Şartlarınızın tercih edeceğiniz okulların başvuru şartlarına (ağırlıklı not ortalaması, yaş sınırı vb.) uyup uymadığı kılavuzdan kontrol edin.
2009 SBS-OGES’te öğrencilerin tercih yapabilmeleri için 196,000 puan barajını aşmış olmaları gerekiyor. Puanı 196,000’ın altında olan adayların tercih hakkı yok.
Tercihlerde puanlar yıldan yıla farklılıklar gösterebiliyor. Adaylar kendi başarı sıralamaları ile okulların 2008-OKS’de son aldıkları öğrencinin sırasını karşılaştırarak tercih yapmalı. Bu işlem adayın daha isabetli tercih yapmasını sağlar.
Yerleştirmede öncelik tercih sırasına göre değil, puana göre belirlenir. Adaylar yerleştirmede en yüksek puan alandan başlayarak yerleştirilir. Bu nedenle tercih sıralaması yaparken başka adayların tercihlerine değil kendi tercih listelerinin tutarlılığına bakmaları gerekiyor. Okulların puanlarının büyükten küçüğe doğru sıralamaları gerekir.
Üniversite için Anadolu öğretmen, iş için sağlık meslek
Fen Lİseleri: Öğrencileri, matematik ve fen bilimleri alanında yüksek öğrenime hazırlamak amacı ile kuruldu. Birinci yabancı dili İngilizce olan fen liselerinde öğrenim süresi dört yıl.
Sosyal Bİlİmler Lİselerİ: İlgi ve yetenekleri edebiyat ve sosyal bilimler alanlarında üst düzeyde olan öğrencileri bu alanlarda yüksek öğretime hazırlıyor. Öğrenim süresi hazırlık dışında dört yıl.
Anadolu Lİselerİ: Öğrencileri ilgi, yetenek ve başarılarına göre yüksek öğretim programlarına hazırlıyor. Anadolu liselerinde öğrenim süresi dört yıl. Ancak, öğretim süresi hazırlık sınıfı bulunan liseler de var.
Anadolu Teknİk Lİselerİ: Fen bilimleri ağırlıklı programlar uygulanıyor. Bu okullardan mezun olanlar alanları ile ilgili işyerlerinde çalışabilecekleri gibi, bağımsız “İşyeri Açma Belgesi” verildiğinden, bağımsız işyeri de açabiliyorlar.
Anadolu Meslek Lİselerİ: Bu okullardan bazıları uygulanan programlarla birlikte adlandırılıyor. (Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi, Anadolu Süs Bitkileri Meslek Lisesi, Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, Anadolu İletişim Meslek Lisesi, Anadolu Ticaret Meslek Lisesi vb.).
Anadolu Öğretmen Lİselerİ: Öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarına öğrenci hazırlamak, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve davranışları kazandırmak amacıyla kuruldu. Anadolu öğretmen liselerinin öğretim süresi dört yıl. Birinci yabancı dil İngilizce.
Anadolu İmam Hatİp Lİselerİ: İmamlık, Hatiplik ve Kuran Kursu öğreticiliği konularında görevli elemanları yetiştirmek üzere Millî Eğitim Bakanlığı’nca açılan ortaöğretim sistemi içinde yer alan, hem mesleğe hem de yüksek öğretime hazırlayan ortaöğretim kurumlarıdır.
Anadolu Sağlık ve Sağlık Meslek Lİselerİ: Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu ve özel yataklı/yataksız sağlık kurum ve kuruluşlarına ara eleman yetiştirmek üzere açılan okullar. “Anadolu” programlarında İngilizce dersi ağırlıklı olarak veriliyor. Hemşirelik programı ile ortaöğretim seviyesinde dört yıl eğitim veriyor.
Adalet Meslek Lİselerİ: Bu okul mezunları öncelikle Adalet Bakanlığının Zabıt Kâtipliği ile İnfaz ve Koruma Memurluğu ihtiyacını karşılamak üzere nitelikli meslek elemanı olarak yetiştiriliyor.
Anadolu Tarım ve Tarım Lİselerİ: Ülke ekonomisine, tarımsal üretim yönünden katkıda bulunacak, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, peyzaj ve çevre düzenleme, su ürünleri, gıda analiz ve kontrol ile ileri tarım tekniklerini başarı ile uygulayabilecek elemanlar yetiştiren okullar.
Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lİsesİ: Öğrencilere ilgi ve yetenekleri doğrultusunda tapu, kadastro ve harita programları ile yabancı dil bilen, ara kademede meslekî ve teknik elemanlar yetiştiren programlar uygulanıyor.
Lise eğitiminden ne bekliyorsunuz
Dr. Sinem Vatanartıran (Bahçeşehir Koleji)
Geçen sene başlayan SBS, aslında her seviyenin sonunda yapılan, o seviyenin müfredatından oluşan final sınavları gibi. Bu açıdan bakıldığında, aslında SBS, sadece öğrencinin değil, her öğretmenin, okulun, ilin ve genelde de Türkiye’nin akademik karnesini gösterir. Sonuçlar liseye yerleştirme amacıyla da kullanılacağı için, öğrencileri sıralama düşüncesi devam ediyor ve okullar ve ülke olarak başarımızı sorgulamak yerine, bireysel öğrenci başarılarına odaklanmaya devam ediyoruz.
Bu sene SBS sonuçlarına göre öğrenci alan bir liseye devam etmek isteyen öğrenciler için, geçen sene girdikleri 7’nci ve bu sene girdikleri 8’nci sınıf SBS sonuçlarına göre bir puan belirlenecek.
Öğrencilerimize şunu soruyoruz: Hiçbir puan kısıtlaması olmasaydı, hangi lisede/liselerde okumak isterdiniz? Bu listeyi hazırladıktan sonra, “Bir liseden beklentin nedir?” sorusuna sıra geliyor. Çünkü herkesin liseden beklentisi farklı. Aynı lise hakkında farklı kişilerin farklı görüşleri de bulunuyor. Bu farklı görüşler, beklentilerle oluşur. Lise eğitiminden ne beklediğimiz ve bu beklentileri hangi okullarda bulabileceğimiz tercih yaparken çok önemli.
Kaynak:Hürriyet

GEOMETRİK CİSİMLER NELERDİR?



PİRAMİT:
Bir dik piramidin hacmi, tabanı ve yüksekliği piramidin tabanı ve yüksekliğine eş olan dik prizmanın hacminin üçte birine eşittir.


Piramidin temel elemanları tepe noktası, tabanı, yan yüzleri, ayrıtları ve yüksekliğidir. Piramidin tepe noktasından taban düzlemine inen dikme veya bu dikmenin uzunluğu piramidin yüksekliğidir.
Tepe noktasını taban merkezine (ağırlık merkezine) birleştiren doğru parçası tabana dik ise piramide dik piramit, eğik ise eğik piramit denir. Piramitler, tabanlarını oluşturan çokgensel bölgelere göre üçgen dik pirami, kare eğik piramit vb. şeklinde adlandırılır.
Dik piramitlerin yüzey alanı, taban alanı ile yan yüzlerini oluşturan üçgensel bölgelerin alanları toplanarak bulunur.



KONİ:

Koninin temel elmanları; bir daire olan taban, tabanın dışında bir tepe noktası, tepe noktasını taban merkezine birleştiren doğru parçası olan eksen, tepe noktasından geçen ve tabanın çevresini oluşturan çembere dayanan bir doğrunun süpürdüğü yanal yüzey, bu doğrudan ibaret olan ana doğru (doğuran) 'dur.
Ekseni tabana dik olan koni dik koni (veya dönel koni), eğik olan koni eğik koni olarak adlandırılır.
Dik koninin yanal yüzü, bir dairenin belirli bir merkez açısıyla elde edilen sektörüdür. Koninin tabanı, çevresini uzunluğu bu sektörün yay uzunluğuna eşit olan dairedir.
Dik dairesel koninin yüzey alanı, koninin yanal yüzey alanı ile taban alanı toplanarak bulunur.
Sektörün alanı demek daire diliminin alanı demektir.
Bir dönel koninin düzlemlerle arakesitine, konikler adı verilir. Herhangi bir koni, tabana paralel bir düzlemle kesilirse, düzlemle taban arasında kalan kısma kesik koni denir.
V , = , frac{1}{3} cdot pi cdot r^2 cdot h 



KÜRE:

Kürenin temel elemanları; bir merkez noktası, bu merkez noktasından eşit uzaklıkta bulunan noktaların oluşturduğu yüzey ve yüzeyin herhangi bir noktasını merkeze birleştiren doğru parçası (yarıçap) 'dır.
Özel bir küre, merkezi ve yarıçapı dikkate alınarak hesaplanır.
Merkezden geçen düzlemlerle kürenin ara kesiti olan dairenin çapı aynı zamanda kürenin çapıdır.
Merkezinden geçen düzlemlerle küre yüzeyinin ara kesitine büyük çemberler adı verilir.
Kürenin büyük dairesi, kürenin merkezini içine alan veya merkezinden geçen dairedir. Kürenin yüzey alanı, kürenin en büyük dairesinin alanının 4 katına eşittir.
En büyük çemberin yarıçap uzunluğu r olan bir kürenin hacmi, taban yarıçapı r ve yüksekliği 2r olan dik silindirin hacminin 2/3 üne eşittir.



Formüller

(İki boyutlu, standart) bir küre için kimi formüller:

Küre formülleri
Hacim V , = , frac{4}{3} pi r^3
Projeksiyon Alanı A_{PF} , = , pi r^2
Küre parçasının hacmi V_{KS} , = , frac{h^2 pi}{3} (3r - h)
Yarıçap r,
Yükseklik h,
Atalet momenti J , = , frac{2}{5} mr^2

SİLİNDİR:

Silindir
geometrik bir cisimdir.
  • Hacmi: V = pi cdot r^2 cdot h  
  • Yüzey alanı: A = 2 pi r^2 + 2 pi r h = 2 pi r ( r + h ).,
Bir dikdörtgenin bir kenarı etrâfında döndürülmesiyle elde edilir. Bu silindire dik veya eğik silindir denir. Alt ve üst tabanı dâiredir. Soba borusu dik silindire bir örnektir.
Matematikte silindirin genel tanımı şöyledir: Düzlemsel bir eğriyle bu eğrinin düzleminde bulunmayan bir doğru verildiğinde, dâimâ bu doğruya paralel kalmak şartıyla eğriye dayanarak hareket eden bir doğrunun taradığı yüzeye silindirik yüzey denir. Bu silindirik yüzeyle, bu yüzeyi kesen paralel iki düzlemin sınırladığı cisme silindir denir. Silindir yüzeyini meydana getiren doğrulardan herbirine ana doğru denir.
Silindire, taban eğrisine göre isim verilir. Eğri dâireye Şişe dâirevî silindir, elipse ise eliptik silindir denir. Silindirik yüzey için taban eğrisinin kapalı olması gerekmez. Parabolik silindir, hiperbolik silindir, birer silindirik yüzeydir. Dairevî silindirin ana doğrusu tabana dik değilse böyle silindire eğik silindir denir.
Taban yarıçapı “r”, yüksekliği “h” olan bir dik silindirin alan ve hacim formülleri şöyledir:
Yan alan: Y=2πrh
İki taban alanı: 2A=2πr2
Bütün alanı: S=Y+2A=2πrh+2πr2=2πr (h+r)
Hacmi: V= π r2. h
Bayındırlıkta: Bir şasiye monte edilmiş, tekerlek vazîfesi gören bir veya birkaç büyük mâdenî silindirden meydana gelen ve toprağı, şaseleri kaplayan malzemeyi sıkıştırmak ve ezmek için kullanılan, dökme demirden yapılmış büyük ağırlığa, şeklinden dolayı silindir adı verilir.
Otomobilde, tekstil ve kâğıt sanâyiinde çeşitli silindirler kullanılmaktadır.