22 Ocak 2011 Cumartesi

Karneleri alıyoruz...

Evet bildiğimiz üzere bu cuma karnelerimizi alıyoruz. Kimimizin karnesi güzel kimisininde çok kötü olabilir. Üzülmeye gerek yok arkadaşlar çok kocaman bir dönem daha var önümüzde. Bu dönemde derslerinizi vermeniz dileğiyle. Benim çok iyi 7 tane zayıfım var. Kafanıza takmayın...

Bakan Çubukçu, Turgut Özal Üniversitesi’nde Ödül Törenine Katıldı


Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nce düzenlenen Türkiye'nin Gelişiminde Turgut Özal'ın Rolü Kompozisyon Yarışması Ödül Töreni, Turgut Özal Üniversitesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. 


Törenin açılışında konuşan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, merhum Turgut Özal'ın Türkiye'yi dünyaya açması, her alanda bir zihniyet değişimine öncülük etmesi, refah ve özgürlük standartlarını yükseltmesi gibi birçok hizmetiyle Türk siyaset tarihine adını yazdırdığını belirtti. Özal'ın bir zihniyet değişiminin mimarı olduğunu dile getiren Bakan Çubukçu, onun her şeyden önce topluma, yeni nesillere umut, cesaret ve özgüven aşıladığını, girişimcilik ruhunu teşvik ettiğini söyledi. Yeni nesillerin Özal'ın hayatından çok önemli dersler çıkaracaklarını düşündüğünü ifade eden Bakan Çubukçu, yeni yüzyılda gençlerden, yenilikçi, özgür düşünen, hayal eden ve girişimcilik ruhuna sahip bireyler olarak kendilerini yetiştirmelerini beklediklerini vurguladı. Bakan Çubukçu, “Yenilikçilik ve yaratıcılık becerilerini, sosyal girişimciliklerini artırarak rekabet güçlerini geliştirmiş nitelikli gençlerimiz bizim en önemli zenginliğimizi oluşturuyor” dedi.

Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nce düzenlenen kompozisyon yarışmasının, çocukları kitap okumaya, Türkiye'nin yakın tarihini öğrenmeye, okuduklarını süzgeçten geçirerek kendi üsluplarıyla anlatma becerisi kazanmaya yönelttiğine, bu açıdan anlamlı ve önemli olduğuna işaret eden Bakan Çubukçu, günümüzde bilginin ön plana çıktığını, ülkelerin artık bilgiyi üretenler ve bilgiyi satın alanlar olmak üzere 2 ana bloğa doğru gittiğini belirtti. 21. yüzyıldaki bilgi yarışı ve alışverişinin insanlar arası etkileşimi de zorunlu kıldığına dikkati çeken Bakan Çubukçu, “Bu etkileşim sürecinin başarılı gerçekleşebilmesi için etkili ve sağlıklı iletişim şekillerinin bu yüzyılın yeni nesil tarafından öğrenilmesi kendini ve düşüncelerini ifade etme açısından gereklidir” diyerek gençlere teknolojiyi öğrenmelerini tavsiye etti. Bakan Çubukçu, “Birlikte yaşama kültürünü edinmiş, farklılıklara saygılı, kendini ifade edebilen, bir veya daha fazla sayıda yabancı dil konuşabilen, bir sanat veya spor dalıyla en azından hobi olarak ilgilenen bireyler yetiştirmek bir hayal değil. Sadece daha iyi bir planlamayı, daha fazla yatırımı, daha çok özeni ve çabayı gerektiriyor” diye konuştu. AK Parti hükümetleri döneminde bütçeden en fazla payın eğitime ayrıldığını hatırlatan Bakan Çubukçu, bu yatırımların sonucunda alt yapıya ilişkin pek çok sorunun çözüm yoluna girdiğini söyledi. Bakan Çubukçu, bu sürecin dünyayla rekabet edebilen bir nesil yetiştirme ve eğitimde kaliteyi yükseltme imkanı sağladığını vurguladı. Hükümet olarak yaptıkları çalışmaları anlatan Bakan Çubukçu, “Küreselleşmiş dünyada uluslararası alanda rekabet edebilecek bilgi toplumunun yetişmesine imkan sağlayan üniversitelerimizin yaygınlaşması ve güçlenmesiyle Cumhuriyetimizin 100. yılında ulaşmayı amaçladığımız bilgiye dayalı güçlü bir ekonomi hedefine ulaşacağız dedi. Bakan Çubukçu, Turgut Özal üniversitesinin de önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin sayılı üniversiteleri arasına gireceğine, özgür düşünen, girişimci, nitelikli toplum önderlerini yetiştireceğine inandıklarını belirtti. Türkiye'nin de merhum Özal ile başlayan dışa açılma ve değişim sürecine 2002'den bu yana kazandırdığı ivmeyle güçlü bir küresel aktör olma yolunda hızla ilerlediğini kaydeden Bakan Çubukçu, bu süreçte, insan haklarına saygılı, demokratik kültürü özümsemiş, tarih ve kültür bilinci gelişmiş, yeniliğe ve değişime açık gençlerin Türkiye'yi kendilerinden çok daha ileriye taşıyacaklarını ve 21. yüzyılın Türkiye'sini oluşturacakları söyledi.

Konuşmaların ardından “Türkiye'nin Gelişiminde Turgut Özal'ın Rolü” konulu kompozisyon yarışmasında birinci olan Aksaray Yunus Emre Lisesi 12. sınıf öğrencisi Sadullah Narin, kompozisyonunu okudu. Bakan Çubukçu da yarışmada dereceye giren ilk 3 öğrenciye plaket verdi.

Kaynak : www.meb.gov.tr 

10 Aralık 2010 Cuma

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Erzurum'da

Bakan Çubukçu 'Biz hiçbir gencimizi yatacak yer sıkıntısı, giysi eksikliği ve ulaşım sıkıntısından dolayı eğitim hakkından mahrum kalmaması için ülkemizin kaynaklarını seferber ettik. Hiçbir çocuğumuzun gelecek hayallerinden kopmaması için mücadele ediyoruz.' dedi.

 

09.12.2010

Bakan Çubukçu, Milliyet Gazetesi'nin başlattığı 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası kapsamında, hayırsever iş adamı Erol Üçer tarafından Çat Yolu'nda yaptırılan Erol Üçer Kız Öğrenci Pansiyonu'nun açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, açılış töreninde yaptığı konuşmada, hükümetin çocukların geleceği adına büyük yatırımlar yaptığını belirterek, ''Hükümetimizin en önemli gündem maddesi eğitim olmuştur'' dedi. Özellikle kız çocuklarının okullaşması için ciddi çalışmalar yapıldığını anlatan Bakan Çubukçu, erkek çocuklarıyla kız çocuklarının okullaşma oranları arasındaki farkın yüzde 1'in altına düşmüş olmasının son derece sevindirici olduğunu vurguladı. Kız çocuklarının eğitime katılımının sağlanmasının önemine değinen Bakan Çubukçu, şunları kaydetti: ''Kız çocuklarının okullaşmasının önündeki en büyük engelin, kız çocuklarının eğitim görmemesi gerektiği yönündeki olumsuz toplumsal gelenekler ve değer yargıları olduğunu biliyoruz. Bunu kırmak için başlatılan en önemli kampanyalardan birisi 'Baba Beni Okula Gönder' kampanyası. Bulunduğum noktayla ilgili değerlendirme yaptığım zaman, özellikle hiçbir şekilde ayrımcılığa uğramayan bir babanın kızı olarak, en çok onun bana olan güveni olarak açıklamıştım. Babalar kızlarına güvenirlerse o kızların yapamayacağı, başaramayacağı hiç bir şey yok.
Kız Çocuklarının Eğitiminde Kritik Eşik, Ortaöğretim
Yoksulluk, şiddet, istismar ve geri kalmışlık gibi toplumsal sorunların çözümünde eğitimli kadınlara ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Bakan Çubukçu, şöyle devam etti: ''Kız çocuklarının okullaşmasında sorun olan bölgelerde incelemeler yapıldı. En önemli sorunun yurt sıkıntısı olduğu belirlendi. Kız yurtlarını çok önemsiyorum. Pansiyonlarımızın açılışı, bir bina açılışı gibi algılanmasın. Bu pansiyonlar, kız çocuklarımızın yaşam alanı, gelecek adına hayallerini büyüttüğü mekanlar olacak. Pansiyonlarda yetişecek kızlarımız, hem kendi hayallerini gerçekleştirecekler hem de ülkemizin hayallerine hizmet edecekler. Kız çocuklarının eğitiminde kritik eşik orta öğretim. Ortaöğretime devam edenler, yüksek öğretime de devam ediyorlar. Dolayısıyla ortaöğretim alanında yapılan çalışmalar, yürekten desteklenmesi gerekir.'' Milliyet Gazetesi'nin başlattığı söz konusu kampanyada, çeşitli kuruluşlar tarafından 20 yurt yapıldığını ve 2 bölgede derslik yapımının tamamlandığını belirten Bakan Çubukçu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bu yurtlar, konforlu. Yurtlarımızda açık büfe uygulaması var. Anadolu'nun en ücra ilinde çocuklarımız açık büfeyle kahvaltılarını yapacaklar. Bu kampanyalar neticesinde eğitime erişemeyen çocuklarımızın eğitime erişebilmeleri için bu yıl taşıma ücretlerini de biz karşılıyoruz. Biz hiçbir gencimizi yatacak yer sıkıntısı, giysi eksikliği ve ulaşım sıkıntısından dolayı eğitim hakkından mahrum kalmaması için ülkemizin kaynaklarını seferber ettik. Hiçbir çocuğumuzun gelecek hayallerinden kopmaması için mücadele ediyoruz.
Konuşmaların ardından Bakan Çubukçu açılışını Erzurum Valisi Öztürk ve Hanzade Doğan Boyner ile yaptığı 100 yatak kapasiteli Erol Üçer Kız Öğrenci Pansiyonu'nu gezdi.
Bakan Çubukçu, Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nin Açılış Törenine Katıldı
Erzurum'da gezi ve incelemelerini sürdüren Bakan Çubukçu, Palandöken ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yaptırılan 24 derslikli Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nin açılış törenine katıldı. Bakan Çubukçu, törende yaptığı konuşmada, açılan her okulun eğitim yolunda ulaşmak istenen hedeflere Türkiye'yi biraz daha yaklaştırdığını kaydetti. İnsana yapılan yatırımın en önemli yatırım olduğu bilinciyle hareket ettiklerini ifade eden Bakan Çubukçu, şunları söyledi: ''Şehirlerin kalkınması ancak eğitim alanında yapılan yatırımlarla mümkündür. Ülkemizin gelecekle ilgili hedeflere ulaşması, öğrencilerimizin kaliteli eğitim almasına bağlı. Erzurum'un eğitimi de daha iyi noktaya ulaşacağı süreçten geçiyor. Bu ilimizdeki okullaşma oranında önemli ilerleme kaydetmiş durumdayız. Okullaşma oranı, ilköğretimde yüzde 96,25, orta öğretimde ise yüzde 48,65'e ulaşmış durumda. Bizim buradaki öncelikli görevimiz orta öğretimdeki okullaşma oranını artırmak.'' Bakan Çubukçu, daha sonra açılışını yaptığı ve 176 öğrencisi bulunan Hüseyin Avni Ulaş Lisesi'nde incelemelerde bulundu.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu "Beyaz Bayrak Ödül Töreni"ne Katıldı


Bakan Çubukçu, 'Hedefimiz her okulumuzun temizlik ve hijyen konusunda bu okullarımızın sahip olduğu standardı yakalamasıdır. Çocuklarımızın akıl, ruh ve duygu yönünden olduğu kadar bedensel olarak da sağlıklı olmaları her eğitimcinin amacı olmalıdır' dedi.


08.12.2010

Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğünce organize edilen Beyaz Bayrak Ödül Töreni'ne katılan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ''Beyaz Bayrak Projesi çerçevesinde yürütülen çalışmalarla ülkemiz genelinde 2 bin 553 okulumuz beyaz bayrak ile ödüllendirildi. Başkent Ankara'da ise beyaz bayraklı toplam 433 okulumuz bulunuyor'' dedi.
 
Okulların, birer eğitim ve öğrenme ortamı olması yanında öncelikle yaşama alanı olduğunu vurgulayan Bakan Çubukçu, insanların gündelik yaşamlarının önemli bir kısmının geçtiği bu alanların ihtiyaç ve talepler dikkate alınarak hazırlanmasının önem taşıdığını belirtti. Eğitim ortamının öğrenci başarısının en önemli yardımcılarından biri olduğunu ifade eden Bakan Çubukçu, ''Bu kapsamda fiziki altyapının her yönüyle iyileştirilmesi ve geliştirilmesi amacına uygun olarak, sağlık, estetik, ergonomik ve pedagojik esasların dikkate alındığı öğrenme-öğretme ortamları oluşturmaya çalışıyoruz. Hepimizin ortak çabasıyla okullarımızın sportif, kültürel, sanatsal ve teknolojik her tür donanımlarının sağlanarak birer yaşam alanına dönüşmesi hedefine ulaşacağımıza inancım sonsuz'' diye konuştu. Okulların öğrenciler, öğretmenler ve veliler için bir cazibe merkezi haline getirilmesi amacıyla geçen sene belirledikleri İlköğretim Kurumları Standartlarına değinen Bakan Çubukçu, destek hizmet alanı ile ilgili standartların sağlık, güvenlik, temizlik ve beslenme konularını içerdiğini belirtti. Bakan Çubukçu, bu eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde İlköğretim Kurumları Standartları'nı yurt genelinde, tüm ilköğretim okullarında uygulamaya geçirmeyi planladıklarını söyledi.
 
Çocukların beden ve ruh sağlığını korumanın, geliştirmenin, yaşam kalitesini yükseltmenin, temizlik ve hijyen konusunda yeterli eğitim almış sağlıklı nesiller yetiştirmenin önemine değinen Bakan Çubukçu, ''Öğrencilerimiz öncelikle hijyenik bir ortamda eğitim-öğretimlerini sürdürmeliler. Çünkü sağlıklı bireyler, sağlıklı ortamlarda yetişir'' dedi. ''Beyaz Bayrak'' projesinin Sağlık Bakanlığı ve MEB arasında imzalanan protokolle 2006 yılında uygulamaya başladığını anımsatan Bakan Çubukçu, projenin amacının toplum sağlığını korumak, geliştirmek, yaşam kalitesini yükseltmek ve temizlik-hijyen konusunda yeterli eğitim almış nesiller yetiştirmek için, belli kriterler esas alınarak okul sağlığını iyileştirme ve ödüllendirmeyle bunu teşvik etmek olduğunu söyledi. Bakan Çubukçu, ''Bu yıl sona eren, ancak devam ettirmeyi düşündüğümüz proje çerçevesinde yürütülen çalışmalarla bugün itibarıyla ülkemiz genelinde 2 bin 553 okulumuz Beyaz Bayrak ile ödüllendirildi. Başkent Ankara'da ise beyaz bayraklı toplam 433 okulumuz bulunuyor. Hedefimiz her okulumuzun temizlik ve hijyen konusunda bu okullarımızın sahip olduğu standardı yakalamasıdır. Çocuklarımızın akıl, ruh ve duygu yönünden olduğu kadar bedensel olarak da sağlıklı olmaları her eğitimcinin amacı olmalıdır'' diye konuştu. Türkiye genelinde yürütülen proje sonunda çocukların evleri dışındaki yuvaları olan okulların azami temizlik standardına sahip olmalarını istediklerini ifade eden Bakan Çubukçu, bu konuda gerek öğrencilerin gerekse öğretmen ve idarecilerin üst düzeyde gayret göstereceklerine inandığını aktardı. Ankara'da eğitime yapılan yatırımın ve alınan sonuçların sembolik bir anlamı olduğunu belirten Bakan Çubukçu, Ankara'nın ''eğitimin de başkenti olma'' hedefine doğru hızla ilerlediğini ve birçok alanda Türkiye ortalamasının üzerinde gelişmeler gösterdiğini kaydetti.


Türkiye'deki beyaz bayrak sahibi okulların yaklaşık beşte biri'nin Ankara'da bulunduğu bilgisini veren Bakan Çubukçu, ''Ankara'nın özürlü eğitiminde çeşitli özür gruplarına yönelik 29 özel eğitim okuluna ilk defa bu yıl 5 özel eğitim okulunun katılmasıyla, yaklaşık yüzde 18'lik bir kapasite artışıyla bu alandaki ihtiyacının tamamen karşılandığını vurgulamak isterim'' dedi. Bakan Çubukçu, Başkent'te toplam 13 bin 567 öğrenciye engeline uygun eğitim ortamında özel hizmet eğitimi verildiğini belirtti.

Konuşmaların ardından Bakan Çubukçu, beyaz bayrak almaya hak kazanan 10 okulun idarecisine ''Beyaz Bayrak Sertifikası'', ''Pirinç Levha'' ve ''Beyaz Bayrak''larını takdim etti. Törende, 158 okula ödül verildi.

7 Aralık 2010 Salı

COĞRAFİ KONUM

 
MATEMATİK KONUM           Bir yerin paralel ve meridyenlerden dolayı kazanmış      olduğu özelliklere matematik konum adı verilir. geniş bilgi için tıklayın
  ÖZEL KONUM                     Bir yerin bulunduğu yerdeki dağ,deniz, vadi, boğaz  ... vb özelliklerden dolayı kazandığı özelliklere özel konum adı verilir

       Coğrafi konum nedir ve coğrafi konumu bilmek neden önemlidir?  Bir yerin (ülke, kıta veya coğrafi yer)yeryüzünde bulunduğu alana coğrafi konum denir.Bu bakımdan yeryüzünde herhangi bir noktanın veya sahanın yerini belirtmek açısından küre (geoid) şeklindeki dünyamızın biçimine uygun olarak enine ve boyuna olmak üzere çember şeklinde parçalara ayrılmıştır bu nedenle sabit noktalar tespit edilerek herhangi bir sahanın belirli bir noktaya olan uzaklığı boyutu, alanı,  coğrafi konumu şeklinde ifade edilir. Biz bir yerin nerede olduğunu bilmiyorsak karanlıklar içerisinde kalırız. Aradığımız yeri kolaylıkla bulamayız. Bu bizim hem zaman kaybetmemize hem de hedefimize ulaşmamızı zorlaştırır. Örneklerle açıklayacak olursak bir savaş sırasında eğer düşmanın bulunduğu konumu bilmez isek her yere doğru bir saldırı düzenleriz ve boş yere atışlar yapmış oluruz, yine aynı şekilde sınıfta oturduğunuz yeri başka bir okuldan arkadaşınıza anlatırken yine coğrafi konumdan yararlanmış oluruz. Aslında coğrafi konumu günlük yaşam içerisinde farkında olmadan çok sık bir şekilde kullanıyoruz birine yol tarif ederken birine bir şey anlatırken hep bu özelliklerden yararlanıyoruz.


COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU

 Coğrafya, geo(Yer ) ile graphein ( tasvir etmek ) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Coğrafyanın konusu yeryüzüdür. Coğrafyanın konusu içerisine yaşam içerisinde var olan bir çok şey girmektedir. Örneğin çevreyi oluşturan taşküre(litosfer),suküre(hidrosfer),havaküre(atmosfer) ve canlılar küresi ( biyosfer ) coğrafyanın araştırması kapsamına girmektedir. 


                 
Coğrafya insanın yaşadığı doğal çevre ile ilişkilerini konu edinen bir bilimdir.Coğrafyanın tanımı yapılırken en çok yapılan hatalardan biri de coğrafyayı sadece bir dağın yüksekliğini bilmek yada bir akarsuyun kaç km olduğunu bilmek sanmaktır. Biraz önce yapılan açıklamadan da anlaşılacağına göre doğal ortam ve bu doğal ortamın etkileri önemlidir. Bir coğrafyacı dağların yüksekliğini tam olarak bilmeyebilir ama o dağın tarım,ulaşım,turizm ve nüfuslanma üzerindeki etkilerini çok bilir.
Coğrafya Biliminin İlkeleri : Her bilim dalının olduğu gibi coğrafyanın da kendine özgü metot ve ilkeleri bulunmaktadır. Coğrafya bir olayı incelerken şu ilkelerden yararlanmaktadır. Bu ilkeler şunlardır ;teor
     1.  Nedensellik İlkesi : Coğrafi  olayların araştırılması sırasında olayların nedenleri sorulmakta ve bunlara yanıtlar aranmaktadır. Örneğin Yağmur nasıl yağmaktadır ? , Deprem  neden olan faktörler nelerdir ?
     2.  Dağılış İlkesi : Coğrafi olayların yeryüzündeki dağılımı incelenmektedir. Coğrafyacı bir olayın sadece nedenini araştırmakla kalmaz bu olayın yeryüzü genelinde dağılımını da incelemektedir. Yukarıda sorulan soruları coğrafyacı şöyle devam eder ; Yağmurun ülkemizdeki coğrafi dağılımı nasıldır ? Türkiye'de depremler hangi sahalarda daha fazladır ? :Dağılış ilkesi sadece coğrafya ya has bir özelliktir.
     3.  Karşılıklı İlgi İlkesi: Coğrafi olayların birbirleri ile olan bağlantıları da incelenmektedir. Örneğin Yağışın basınçla , sıcaklığın Güneş ışınlarının düşme açısı ile olan ilişkisi ya da Dağlık  ve engebelik alanların nüfus ve yerleşme üzerindeki etkileri de incelenmektedir.
     Coğrafya Biliminin Yararlandığı Diğer Bilim Dalları :
     1. Astronomi : Uzay bilimi
     2. Jeoloji : Yer Bilimi
     3. Jeofizik : Dünyanın iç yapısının inceleyen bilim dalı
     4. Hidroloji : Sular bilimi
     5. Meteoroloji: Atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalı
     6. Kartografya :Harita bilimi
     7. Zooloji : Hayvan bilimi
     8. Botanik : Bitki bilimi
     9. Antropoloji : İnsan bilimi
     10. Etnoloji : İnsan ırklarını inceleyen bilim dalı
     11. Sosyoloji : Toplum inceleyen bilim dalı
     12. Demografi : Nüfus bilimi
     Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :
     1. Genel Coğrafya              
     A. Fiziki Coğrafya
       a) Jeomorfoloji
       b) Klimatoloji
       c) Biyocoğrafya
       d) Hidrografya
     B. Beşeri Coğrafya
     C. Ekonomik Coğrafya
       A) Bölge Coğrafyası
       B) Ülke Coğrafyası
       C) Kıta coğrafyası
1. GENEL COĞRAFYA :  Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma  yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.
     A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri  başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.
     Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.
     Klimatoloji( İklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.
     Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : İnsan hariç yeryüzündeki diğer canlıların (  hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.
     Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .
B) Beşeri Coğrafya : Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.             
İnsanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin İnsanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , İnsanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .
C) Ekonomik Coğrafya : İnsanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.
2. YEREL COĞRAFYA : Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.

Pi SAYISININ TARİHÇESİ



Pi SAYISININ TARİHÇESİ

Kaynaklar pi sayısı için, ilk gerçek değerin, Archimedes tarafından kullanıldığını belirtir. Archimedes; pi sayısının değerini hesaplamak için bir yöntem vermiş ve pi değerini 3+1/7 ile 3+10/71 arasında tespit etmiştir. Bu iki kesrin ondalık sayı karşılığı 3,142 ve 3,1408 dir. Bu iki değer, pi sayısının, bugünkü bilinen gerçek değerine çok yakın olan bir değerdir. Ancak Archimedes'in gençlik yıllarında Mısır'da uzun bir süre öğrenim gördüğü bilinmekte.

Archimedes'in sağlığında İskenderiye'de Öklid'den ders aldığı, Öklid'in de Eski Mısır ve Mezopotamya Babil yöresinde uzun yıllar dolaşan bir matematikçi olduğu, bilinen tarihi bir gerçektir. İskenderiyeli tarihçi Herodot, metrika adlı eserinde pi sayısı için verdiği değer 3,71'dir. Bu değer, İskenderiyeli Heron'dan sonra gelen, eski Yunan ve ortaçağ matematikçileri tarafından farklı değerler kullanılmıştır. İskenderiyeli Heron'un verdiği yaklaşık değerin de, Mezopotamya menşeli olması ve Mezopotamyalılar'dan alınma takribi bir sonucu temsil etmesi muhtemeldir.

Pi sayısı üzerinde, Babilliler'in çok eski zamanlardan beri, kullanılan yaklaşık bir bilgiye sahip oldukları anlaşılmıştır. Genel olarak pi=3 değerini kullanıyorlardı. Bazı tabletlerde pi=3,125 değeri ne de rastlanılmıştır. Aydın Sayılı, adı geçen eserinde, "Mezopotamyalılar'da, idealleştirilmiş çemberlerle üçgenlerdeki geometrik münasebetler aracılığıyla, çözümlenen problemlerde teorikleştirilmiş ve soyutlaştırılmış bir durum mevcuttur" der. Böyle problemlerde sonuç hesaplanırken pi sayısı için, değerinin kullanılmış olduğunu belirtir.

Bu değeri; Mezopotamyalılar takribi sonuçlar için kullanmaktaydılar. Daha iyi yaklaşık sonuçlar elde etmek istedikleri zaman pi=3,125 değerini uygularlardı. Ancak pi sayısının; Mısırlılar'ınkinden ve Susa tabletlerinin gösterdiği değerden oldukça daha iyi bir değeri, ilkin Archimedes tarafından bulunmuştur. Kaynaklar; Mezopotamyalılar, yamuk alanı hesabı ile, silindir ve prizma hacim hesaplarını bildiklerini ve pi için de 3 değerini kullandıklarını belirtir. Fakat eski Babil çağına ait olup, Susa'da bulunmuş olan tabletlerde pi için kabul edilen değerin 3,125 olduğu anlaşılmaktadır.

Bugün bir veya çok bilinmeyenli cebir denklemleriyle çözdüğümüz türden birçok problemlere Babil tabletlerinde rastlanmıştır. Mesela: Bu tablette, bir dikdörtgenin eniyle boyunu veren sayılar birbiriyle çarpılır ve bu sayılar arasındaki fark, bu çarpıma eklenirse 153 elde ediliyor. Aynı sayılar birbirine eklenirse 27 çıkıyor. Bu şeklin eni, boyu ve yüzölçümü nedir sorusu soruluyor ve cevap olarak: 20, 7 ve 140 değerleri veriliyor.